ABD seçim sonuçları, Donald Trump’ın işçi sınıfı seçmenleri üzerindeki etkisinin devam ettiğini gösterdi. Toplumun diğer kısımlarının tercihleri merak konusu haline geldi. Peki, Siyahiler, Latinler ve Asyalı Amerikalılar başkanlık seçimlerinde kime oy verdi? (Editör: Derya Doğan) Donald Trump, ABD başkanlık seçimlerinde zaferini ilan ederek 47’inci başkan olarak göreve başlamaya hazırlanıyor.
ABD’de çoğunluğu beyaz olan Cumhuriyetçiler, partilerinin sınırlarında uyarı sinyalleri gönderdi.
Stratejistler, Beyaz Saray için rekabetçi kalmak adına Siyahiler, Latinler ve diğer renkli seçmenleri kazanmaya odaklanmaları gerektiği konusunda uyarırken, Trump’ın farklı seçmen gruplarından destek alıp alamadığı tartışma konusu oldu.
Trump’ın Demokrat adayı Kamala Harris’e karşı kazandığı zafer, geniş bir çerçevede ve Demokratların temel seçmen kitlesinin desteğine dayanıyordu.
Amerika’nın New York Times gazetesi, seçmen kitlesinin oy kullanma tercihlerini analiz etti. ABD seçim sonuçları, Trump’ın siyasi yükselişini sağlayan beyaz, işçi sınıfı seçmenler üzerindeki etkisini sürdürdüğünü gösterdi.
Ancak, banliyö bölgelerinde, şehirlerde ve Siyahi seçmenler arasında da bazı küçük kazanımlar elde etti.
Latinler arasında daha büyük ilerlemeler kaydettiği görülüyor. Özellikle zenginlerle yoksullar arasında ve üniversite mezunu olup olmamış kişiler arasında belirgin bir ayrımın olduğu bir dönemde, Trump’ın farklı kesimlerden oy alarak yeniden iktidara gelme şansı var gibi görünüyor. Bronx bölgesinde, Hispanik kökenli Afro-Latin bir Demokrat olan Temsilci Ritchie Torres, “Latinlerin desteğinde yaşanan kayıplar, parti için gerçek bir felaket” dedi.
Torres, Demokratların, işçi sınıfı ile temasa geçmeyi ihmal edip, üniversite eğitimi almış bir “aşırı sol” kimliğine bürünme riski taşıdıklarından endişeli.
Trump’ın ülke genelinde ilerleme kaydettiğine dair kanıtlar var. Örneğin, Pennsylvania’daki Fayette County gibi mavi yakalıların yoğun olduğu bölgelerde Trump, oyların yaklaşık yüzde 70’ini alarak 2020’den bu yana oy farkını beş puan artırdı.
Ülke genelinde, Hispanik nüfusun çoğunluğunu oluşturduğu ilçelerde Trump’a destek artmış görünüyor. Örneğin, Meksika sınırındaki Yuma ilçesi gibi.
Trump’ın Siyahi seçmenler arasındaki destek oranı daha düşük kabul edilse de, Georgia’daki bazı küçük topluluklarda Trump’a destek oranı dikkate değerdi. Örneğin, nüfusu 15 binden az olan ve çoğunluğu Siyahi olan ilçeler.
Trump kampanyası, Georgia’daki, nüfusun %42’sinin Siyahi olduğu Baldwin County’deki zaferini kutladı.
Cumhuriyetçiler, bu ilçeyi uzun yıllardır kazanamamıştı. Anketler ve resmi olmayan sonuçlar, en hızlı büyüyen seçmen kitlesini oluşturan Asyalı Amerikalı seçmenlerin Demokratlardan uzaklaştığını gösterdi.
Azınlık grupları arasında sağ eğilimlerin yükselişi hakkında yazan Yale Üniversitesi’nden profesör Daniel HoSang, Trump’ın geleneksel Demokrat azınlık seçmen koalisyonuna ulaşma yeteneğinin şaşırtıcı olduğunu söyledi.
Harris’in başarısızlığı sadece bu azınlık seçmenlerinin Trump’ı desteklemesinden kaynaklanmıyor.
Seçim coşkusunun ardından, Demokratların partiye asıl destek veren bölgelerde yetersiz katılım gösterebileceğine dair işaretler belirdi. Örneğin, Wayne County, Michigan bölgesinde Harris’in Biden’ın oy oranından daha düşük bir oy aldığı görülüyor. Diğer yandan, Philadelphia’da katılım oranında yaklaşık %6’lık bir düşüş yaşandı ve Harris’in oy oranı geriledi.
Ancak Trump’a destek veren işçi sınıfı seçmenler, her ne kadar farklı mahallelerden olsalar da, ortak bir kimlikte buluştu. Özellikle, üniversite mezunu olmayan seçmenlerin yoğun olduğu banliyö bölgelerinde Trump’ın daha iyi performans gösterdiği fark edildi.
Cumhuriyetçi anketçi Patrick Ruffini, parti politikalarını Siyahiler ve Latin seçmenlere odaklanacak şekilde iyileştirmeye çalışırken, “Banliyöler hakkında aşırı basitleştirilmiş bir algı var” dedi. Tüm banliyölerin sadece üst gelir grubundan beyaz ılımlılarla dolu olmadığını, aynı zamanda yasadışı göç konusunda endişeli birinci ve ikinci kuşak göçmenlere ev sahipliği yaptığını belirtti.
Bir zamanlar Demokratların desteklediği işçi sınıfı, artık Cumhuriyetçi Parti’nin üst gelir grubu ve iş dünyası çıkarlarını ön plana çıkardı.
Trump, politikalarını bu yeni Cumhuriyetçi seçmen kitlesine uygun hale getirmek için çaba harcadı ancak bu yeni önerilerin, partinin uzun süredir devam eden vergi indirimleri ve sosyal güvenlikle ilgili hedefleriyle nasıl uyum içinde olacağı belirsizdi.
Trump, bahşiş vergilerini kaldırmayı önerirken aynı zamanda işverenlere çalışanların bahşişlerini kendilerine alma olanağı tanımaya çalıştı. Ayrıca, gelecek dönemde daha fazla vergi indirimi sağlayacağını belirtti ki bu da 2017 vergi yasasının temel prensiplerine meydan okuyacak bir adım olacaktı.
İmalat sektöründe, Trump’ın görevde olduğu dört yıl içinde yaklaşık 200.000 kişiyi işten çıkarmasına rağmen, ülke genelinde sektördeki istihdamı artıracağına dair sözler verdi. Çoğu işçi sınıfı seçmeninin, Trump’ın “cüzdanlarına yardım etmek için daha iyi bir bahis” olduğu görüşü hakimdi.
Trump’ın yardımcısı JD Vance, azınlık seçmenlere ulaşmak için geleneksel yöntemlerden kaçındı. Örneğin, Cumhuriyetçi Parti’nin Siyahiler, Latinler ve Asyalı Amerikalılarla ilişki kurmak amacıyla oluşturduğu “toplum merkezlerini” kapattı. Bunun yerine, Trump kampanyası, insanları sosyal medya üzerinden etkilemeye çalışmak için podcast yayıncılarına, influencer’lara ve hip-hop sanatçılarına güvendi. Bu yaklaşım, sık sık tartışmaya neden olan, ırkçılık konularından uzak duran ve genellikle eleştiri toplayan bir eski başkan profiline yol açtı.
Geçtiğimiz temmuzda Ulusal Siyah Gazeteciler Birliği’nde konuşan Trump, Harris’in kökenini sorgulayarak, kendisini “Abraham Lincoln’den bu yana Siyahiler için en iyi başkan” olarak niteledi. Trump, Latin ve Siyah seçmenleri, “liberallerin işlerini aldığı” ve belgesiz göçmenler tarafından tehdit edildiğini iddia etti ve bu söylemler, belgesiz göçmenlerin çoğunlukla Latin kökenli olduğu gerçeğini göz ardı etmedi. Anketler, Latin seçmenlerin yaklaşık üçte birinin, Trump’